“Deniz nice derin olsa da alacağınız su kabınıza bağlıdır.”
Geçen gün ekmek fiyatına zam yapıldı. Veya ekmeğimizden çalındı diyelim buna.
Arkadaşlar ekmek konusunda hassasiyetimi bildiğinden, bu konu hakkında niye yazmadığımı sordular.
Ben de dedim ki, “Ben bu meseleyi yıllardır yazıyorum, benimle birlikte onlarca kişi yazıyor ama çözüm yok. Ben çözümü tırnaklı ekmek yememekte buldum. Mümkün olduğunca yemiyorum. Tepsi kebabını bile yirmi yıla yakındır çoğunlukla evde pişiriyorum. Ama hatırınıza ekmek meselesini bir kez daha yazayım.”
İşte bu nedenle yazının başlığı “Ekmek Meselesinden Şehre Bakış” oldu.
Ekmek sorununu çözse çözse Zeynel Abidin Beyazgül çözer dersek, belki bu ifade şehrin ekmek yönünden talihsizliğini değiştirir.
Ahmet Bahçıvan Urfa’nın susuzluğunu bitirdi. Musluğu her açtığımızda ona dua ediyoruz, minnetle aklımızdan geçiyor. Urfa, şehir temizliğini ve düzeni Ahmet Fakıbaba ile gördü. Medeniyet onunla hakim oldu dersek yalan olmaz.
Zeynel Abidin Beyazgül ne yapmalı, nasıl anılmalı?
Ben Zeynel Başkan’ın yerinde olsam;
Bugünden itibaren ekmek fırınları için şu şartları ortaya koyar, iki buçuk milyonluk bir şehrin temel gıda maddesi ekmeği temize çıkarırdım.
- Tırnaklı pide artık tırnaklı adıyla anılmayacak. Tırnak ifadesi çok kötü. Susamlı, kaşarlı, yumurtalı pide olur ama tırnaklı pide çok necis bir ifade. Tırnak yenir mi! Tırnak yiyenlerin tedaviye ihtiyacı vardır. Bundan sonra ekmeğe pide demek yeterlidir. Tırnağı unutun.
- Ekmek en az 200 gram olacak. Bunun altında üretilmeyecek ve gramajı hiçbir gerekçe ile düşürülüp yükseltilmeyecek.
- Ekmek fiyatı, ülkedeki diğer şehirler ve girdi maliyetleri göz önüne alınarak belirlenecek. Ekmek fiyatını belirlemek, Fırıncılar Odasının insafına bırakılmayacak.
- Ekmek üretimi için standart belirlenecek. Un, maya, su, tuz, yakıt gibi girdilerin hepsi birer standart olarak tespit edilecek. Bu standardı sağlayamayan fırınların ruhsatı iptal edilecek ve kesinlikle kapatılacak.
- Fırınların fiziki ortamları haftada en az bir kez denetlenecek. Ekmek üretiminin yapıldığı yerin en üst seviyede hijyen şartlarını taşıması sağlanacak.
- Fırınlarda çalışanların temizliğe ve kişisel hijyene önem vermesi için görebilecekleri her yere uyarı levhaları asılacak. Tuvaletlerinin ve lavabolarının ekmek üretim yerinden uzak olması, her zaman tertemiz olması, lavaboda sabun, dezenfektan ve tek kullanımlık havlu olması takip edilecek.
- Ekmek üretiminde çalışanların portör muayenelerinin yılda bir kez formalite icabı yapılması yetmez. Kişisel sağlık muayenesi daha sık, ciddi ve titizlikle yapılacak.
- Çalışanların SGK’lı olması için gerekli kurumların denetim yapması sağlanacak. Bir kaleci, bir şatır, bir pideci (tırnakçı demiyoruz artık), bir taplamacı, bir hamur kesen, bir hamurkardan müteşekkil fırında en az 6 kişinin SGK’ya tabi çalışıyor olması gerekir. SGK’lı çalışanı altı kişi olmayan fırınların ruhsatı iptal edilecek.
- Ocakların içini temizledikleri saçak denen malzeme sürekli temiz olacak. Saçağın yıkanıp temizlenmesi için özel bir havuz olacak. Öyle fırını sildikten sonra dışarı atılan, gelip gidenin balğamını tükürdüğü pislik içerisinde bir saçakla silinmiş fırından kimse ekmek yemeyecek.
- Ekmeklerin altı her zaman temiz olacak. Fırından çıkan tüm ekmeklerin altı bitkisel fırça ile süpürülecek.
- Ekmeğin konduğu tezgahlar en üst seviyede hijyenik olacak. Ekmek üzerine un çuvalı veya kirli bez, battaniye v.b. örtülmesine müsaade edilmeyecek.
- Ocaktan çıktıktan sonra ekmeğe son tüketiciden başkası el sürmeyecek. Fırında alışverişi yapan tezgahtar, hijyenik plastik veya beyaz bezden eldiven kullanacak.
- Ekmekleri sarmak için gazete kağıdı yasaklandı ancak fırınlarda şimdi de transfer baskı artığı olan kağıtların kullanıldığı görülmektedir. Gazete kağıdından daha fazla kanserojen madde taşıyan bu transfer kağıtlarının kullanılması engellenecek. Ekmekler, gıda için üretilmiş özel kese kağıtlarından başka malzemeye konulmayacak.
- Lahmacunlar en az 10 dakika fırında pişecek. Dünyanın hiçbir yerinde iki üç dakikada pişen bir yemek yoktur. Hele bu et olunca hiç mümkün değildir. Çiğköfte ile çiğ et yiyen Urfalılara lahmacunla çiğ et yedirmeye kimsenin hakkı yoktur.
- Yüksek ısısı ve ucuzluğu nedeniyle fırınlarda tercih edilen çam odunu yasaklanacak. Hem çevreyi kirleten hem de ekmeğin kalitesini düşüren çam odunu yerine reçinesiz meşe gürgen gibi odunlar kullanılacak. Doğalgaz veya sıvı yakıt kullanmak farklı bir standarda tabi olacak.
- Ücretsiz pişirme yasaklanacak. Bir şiş biber bir ekmek fiyatına, patlıcan iki ekmek fiyatına, küçük tepsiler 5, büyük tepsiler 10, çömlek 15 TL’ye pişirilecek.
- Bina altlarında inşa edilen fırınların ısısının üst kattaki eve ulaşmaması için gerekli tedbirler alınacak. Yalıtımlar yapılacak, boşluk bırakılacak. Üst katın ısısını değiştiren fırınlara ruhsat verilmeyecek, bu sorun bulunanlar en kısa sürede giderecek.
- Taze ekmeğin arasına bayat katılmayacak.
- Evlere servis yapılmayacak, servis elemanı çalışıyorsa SGK’lı olacak.
“Deniz nice derin olsa da alacağınız su kabınıza bağlıdır.” dedik. Zeynel Abidin Beyazgül, 2,5 milyonluk şehrin büyükşehir belediye başkanı. Biz onun bir derya olduğunu biliyoruz. Ve o deryadan alacağımız su kabımız şimdilik bu kadar alıyor. Zeynel Başkan bunu yapabilirse veya bu yönde bir adım atabilirse, “Urfa, temiz ve kaliteli ekmeğe Beyazgül ile kavuştu” diyebileceğiz.
Yolların çukuru, tümseği nolacak diyorsunuz.
Yol medeniyettir.
Yediğimiz ekmeği üreten ellerin tırnaklarından alınan numunelerin yüzde 90'ında parazit yumurtası tespit edilen bir şehirde medeniyetten söz edilemez.