DEVLET HALKI İLE BARIŞIK MIDIR….?

Türkiyenin önünde kangrenleşmiş, o kadar çok sorunları var ki..? neresinden başlasak, hangisini ele alsak, elimizde kalıyor.

Mesela ; işsizlik sorunu, mesela, asgari ücret sorunu, mesela,inançların yozlaştırılması sorunu, Mesela insan hakları sorunu,Mesela Çevremizdeki komşularımızla Sulh içerisinde ( ….! ) yaşaya bilme sorunu, Mesela kürt sorunu,Mesela Alevi sorunu,mesela,eğitim sorunu, Mesela Sağlık sorunu, mesela, emekli maaşlarının ,memur maaşlarının sorunu, mesela İç Güvenlik sorunu…….Böyle uzaaar gider. Yani Türkiye Sorunlar memleketi.

    Bu kadar sorunun temel kaynağı, dayanağı,ülke yönetimine talip olan insanların, geçmişten  günümüze ve özellikle de son on iki yıllık yönetim anlayışının ülkemizi içinden çıkılmaz sorunlarla başbaşa bırakması, çözümsüz hale getirmesi,kendince çözümler üretmesi ( üretememesi ),toplumu halkı dinlememesi,kendi bildiğini okuması,kendi inançlarını,kimliğini dayatması ve herşeyi en iyi ben bilirim BENLİĞİ ile hareket ederek Tek adam kimliği ile devlet yönetmesi ve yönetim erkleri arasında ( Yürütme,Yasama,Yarğı ve Basın…) vesayet makamı olması,Merkez Bankası,İş dünyası,Yargıdaki dayatmalar, üst düzey yargıda kendi kabuguna çekilme ekonomik kararlarda taraf olma,kendi işi olmadığı halde komşunun tavuguna kiş deme,iç güvenlik ,paralel yapılanma,yargı  bağımsızlığının ortadan kaldırılması,güvenlik kuvvetlerinin içinden çıkılmaz ve kendi görevini ifa edemez duruma sokulması, vs……..

     Bir ülkede demokrasinin, insan haklarının,barışın,özgürlüğün, ekonomik özgürlüğün, inançsal farklılıkların ,etnik kimliklerin birbiri ile birbirini kabul ederek bir arada yaşaması düşünülüyorsa ,bunun zemininin ,devlet yönetiminde olanların ayrıştırma,ötekileştirme,hakaret dilini kullanmaktan vaz geçmesi ,komşuları ile barış içerisinde geçinmesi,komşunun yarasına tuz basmaması,yargıda,hukukda insan haklarına saygılı olunması, dünya normları ve hatta dahada üstünde bir hak ve hukuk sisteminin tesisinin yoluna gidilerek, insanların Vicdanlarına hitap edilmesi, dini kendine siyaset malzemesi yapmaması, başka inançları ve kimlikleri ötekilememesi,yargıya müdahale edilmemesi. Bağımsızlığına azami derecede dikkat edilmesi,Adalet Bakanlığının Hakim ve Savcı atamalarında,terfi ve sicillerinde etkin rol almaması, hakim ve savcılık sınavlarının siyasetin malzemesi olmaması için kendi iç dinamiklerince yapılması, Hakimler savcılar yüksek kuruluna siyasi kimliğin başkanlığının olmaması, çıkartılan kanun ve yasaların,kişi menfaatlerine göre değil toplumsal halk menfaatleri gözetilerek yapılması,Terör yasasının gözden geçirilerek güncellenmesi,Avrupa standartlarına göre dizayn edilmesi, güvenlik kuvvetlerinin, görev alanlarının Adli ve idari kolluk olmak üzere ayrıştırılması,baskı unsuru olunmaması, kucaklayıcı,birleştirici ve mevcut sorunların çözümü noktasında asgari müştereklerde, toplumla,STK larla diğer partilerle bir araya gelebilme noktasında arayışlar içerisinde olunması ve birleştirici olabilmesi gerekmektedir  ki..; maalesef  şu an için bunların hiç birisinden söz etmek ülkemiz gerçekliğine baktığımız zaman mümkün olmadığını cümle alem  bilmektedir.

    Ülkemizde yönetime talip olanların,geçmişten günümüze  A sından Z sine kadar özellikle de son on iki yıllık hükümet yönetimi bunun tamamen cılkını çıkartarak insanlar arasında, ekonomik paylaşımlar arasında uçurumlar yaratılmış , komşular arasında, inançlar arasında derin yaralar açılmış , inançların yozlaştırılarak siyasete malzeme yapılması noktasında, etnik kimlikler arasında uçurumlar yaratılmıştır.

    Bunun vebalini nasıl kaldıracaklar, ( Hak ve hukukun, bağımsız yargının ve Adaletin bir gün herkese ama istisnasız herkese lazım edeceğini unutmamak gerekir.)

   Tüm bunlara rağmen,tüm bu olumsuzluklara rağmen hiçbir şey geç değildir, bu kadar olumsuzluklara bu kadar yanlışlara bu kadar komşu ülkelerle ilişkilerimizin bozulmasına, inançlar arası ayrıştırmalara,etnik kimliklerin karşı karşıya gelmesine rağmen düzeltme yoluna gidilebilinir.

    Halkımız ( Tüm Türkiye halkı..) çok duyarlı,hassas,samimi inançlı,hoş görülüdür.Komşuluk ilişkilerine önem veren,barışı ve huzuru isteyen,hiçbir inanca ve etnik kimliğe aykırı bakmayan,bakmak istemeyen bir halk yapılanmamız var, Yeterki bizi yönetenler halkı ile barışık olsunlar,halkı dinlesinler,halka inebilsinler,kendi inançve düşüncelerinin, etnik kimliklerinin dışındaki toplumlarla,inançlarla,bir araya gelebilsinler,onları dinlesinler ve dikkate alsınlar, ortak paydalarda buluşmak istesinler.Seçim zamanlarında oy deposu olarak satın alınabilecek çantada keklik malzeme olarak görmekten vaz geçsinler,ve yukarıda yazılı bulunan olumsuzlukların çözümü noktasında taraflar arasında mütabakat  yolu ile halkın istek ve talepleri dikkate alınarak,emekli ve çalışan kesimlerin hak ve menfaatleri,geçim standartları,Eğitim de fırsat eşitliği,kanunların halk menfatleri gözetilerek çıkartılması,dünya konjüktüründeki Türkiye gerçekliğinin dirayetli,sözüne güvenilir,ticari yatırımların sağlanabilirliği,iş güvenliği,can güvenliği, sorunlarının çözümü noktasında adımlar atılarak, Kadın hakları,Çocuk hakları ,Uyuşturucu suçları,konularında daha hassas ,caydırıcı ve işletilebilir olması,yargı bağımsızlığının sağlanması, erkler ayrılığında kuvvetler ayrılığı ilkesine riayet edilmesi, hiçbir kurum üzerinde vesayet kurulmaması, inançların devlet tekelinden çıkartılarak halka indirgenmesi gibi öncelik arz eden konular yeniden ele alınmalı,en kısa sürede seçim malzemesi yapılmadan Türkiye nin gelecek yüzyıllara içinde tüm etnik ve inançsal ayrılıkların bir arada yaşanabilir bir Radikal Demokratik,özgür,Çoğulcu temsiliyet noktasında eşit bir yönetim olması dileği ile….   
                                  
Sevgilerimle  ve Aşk ile…….