Şairin,
“Cihan-ârâ cihan içindedir ârâyı bilmezler,
Ol mâhiler ki derya içredir deryayı bilmezler” mısraları aslında manevi değerlerin ve büyük zatların, tarihten izlerin dolup taştığı topraklarımızın kıymetini bilememiz ve onları fark edemememizi özetler durumdadır.
Biz yine de yukardaki mısraların muzdarip olduğumuz mevzuyla bağlantısını tahlil edip mesajımızı vermeye çalışalım dilimizin döndüğünce.
İtiraf ediyorum, Bazla Mağaralarını görmedim bu yaşıma kadar. Han- el Bar’ur’u sadece tanıtım broşüründe gördüm. Benim gibi binlerce kişi vardır, abartmıyorum. Bu konuda anket yapılabilir isteyen kişilerce. Daha somut veriler elde edilebilir.
Göbeklitepe’yi neyseki gördüm iki üç kez da Urfa dışından gelen Yazar Nazlı Ilıcak Hanımefendi’ye eşlik etme adına bulundum. Bunun dışında dışardan Şair-Yazar arkadaşlar şehrimize geldiğinde bir tur atmıştım.
Etrafınızdakilere, Urfa’da ikamet eden herkese, Hayat-i Harrani’yi tanıyıp tanımadıklarını bir sorun. Kaç defa gidip ziyaret etme imkânını bulmuştur?Eyüp Peygamberin makamına kaç kişi gitmiştir? Aldığınız cevabın yüzdeliğine baktığınızda gören veya tanıyanın yüzdesini çok düşük göreceksiniz.
Bu konunun genelde maneviyat ehliyle uğraşanlara ait olduğunu düşüneneler olabilir. Doğrudur. Maneviyat konusunda dertleşecek bir kişi veya kişilere muhtaç olmayan bir insan gösteremezsiniz bence. Yine de bu ziyaretlerin kişisel bir mevzu olduğunu kabul ederek insanlığı ilgilendiren tarihi mekanlara dikkat çekmek istiyorum.
Şimdi dışardan ilimize gelen yerli veya yabancı turistlerin çoğunun ilk sordukları soru Göbeklitepe nerde ve nasıl gidilir, sorusu.
Cevap verenlerin çoğu görmediği yeri tarif etmekte. Az ötede,10-12 km yakınlıkta. Mardin yolunda levhasını görürsünüz, şeklindeki tariften öte gidemiyorlar.
Şimdi soruyorum: Turizm alanında atağa geçmek istiyorken dönüp kendimizi bu konularda sorguladık mı?
Başta Turizm İl Müdürlüğümüzün olmak üzere Valilik, Belediyeler ve Turizm Dernekleri bu alanda önce Urfalıya tanıtım çalışmasını başlatıp en azından ilin yüzde doksanına bu değerleri göstermek, bu yerleri gezdirmek gerekir ki birilerine tarif ederken veya anlatırken yaşayarak anlatabilsin.
Çalışma yapılacaksa öncelik konukevlerin, otellerin veya restoranların çalışanlarından başlamak gerekir bence. Zira turistlerin ilk muhatapları bu kesimlerdir. Sonra caddedeki vatandaşla olur.
Dünyanın bir ucundan gelip bizdeki kıymeti görmeye gelenleri görürken yanı başımızdaki tarihi veya önemli kişilikleri göremememiz ya da fark edemememiz ne acı bir durum oysa.