ATATÜRK’Ü ANLAMAK

Bundan iki yıl önce eski Vilayet binası yıkılırken, kaidesinde “Vatan bir bütündür parçalanamaz” vecizesi yazılı bulunan Atatürk’ün at üstündeki heykelinin kaldırılmasını gündeme getirmiştim. Heykelin yeniden yerine konacağı yoktu. Birkaç kez konuyu medyaya taşıyarak dikkat çektik. O dönem yetkililer açıklama yapma zahmetine girdi. Meydan düzenlemesi tamamlandıktan sonra projedeki yerine konacağı açıklandı. Bekledik, meydan düzenlemesi bitti Atatürk heykeli getirilip meydanın en dip köşesine, tuvalet girişine kondu. Alt kaidesi olmadan ve “Vatan bir bütündür, parçalanamaz” vecizesi olmadan!

Konuyu zaman zaman gündeme getirip, Atatürk heykelinin çoluk çocuğa oyuncak olduğunu yazdık, fotoğraflarını yayınladık. Yazdıklarımız, söylediklerimiz karşısında Atatürk’ü anlamayanların akılları karıştı. Zihinleri bulandı. AK Partili olarak bildikleri benim bir şeylerin peşinde olduğumu, amacıma böyle ulaşamayacağımı söylediler.

Neyin peşindeyim?

Atatürk heykelinin altındaki veciz söz ile o meydanda layık olduğu yere getirilmesi bana zerre kadar bir menfaat sağlamaz. Peşinde olduğum şey; bir milletin, o milleti yok olmak üzere iken küllerinden yeniden dirilten bir liderin anısına ihanetini ortadan kaldırmaya katkı sunmaktır. Yurdumu işgal eden düşmanın neden olduğu ailemin asırlık acısı, ülkemin kurucu liderine saygı duymamı gerektirir.

Son yüzyılın yetişmiş en büyük siyasi ve askeri dehası olan Mustafa Kemal, ne yazık ki hiçbir zaman doğru anlaşılmadı. Adına Kemalist diyenler onu rozet veya büst yapmaktan öteye gitmeyip rantını devşirirken, din adına Mustafa Kemal’e düşmanlık edenler de onu anlamadı.

 “Mustafa Kemal din düşmanıdır” diyenlerin İslam’la alakası olamaz. Ülkeyi haçlı işgalinden kurtaran bir hareketi başlatan, Kelime-i Şehadet’i yeniden gökkubbeye yükselten isme düşmanlık yapmak, kin gütmek ancak haçlı zihniyetinin etkisindeki kişilerin işi olabilir. Hayatı cepheden cepheye koşmak olan, tüm kaleleri işgal edilmiş, tüm cephanesi tükenmiş, hiçbir umudu kalmamış bir milleti, ülkeyi karış karış dolaşarak yeniden hareketlendiren ve millet olma bilincini aşılayan bir insanın sarık sarıp, cübbe giyip tekkede dervişlik yapmasını mi bekliyordunuz!

Ülkeler dini, manevi ve siyasi liderleriyle ayakta durur. Varlığını devam ettirir.

Mustafa Kemal’i anlayabilmek için, toplumsal değişim taleplerinin dünyaya yayılmaya başladığı 1789 Fransız İhtilali’nden günümüze kadar olan süreci anlamak gerekir.

Mustafa Kemal’in ulusal kurtuluş hareketini başlattığı dönemde; Fransa, İngiltere, Rusya ve İtalya’nın donanmaları İstanbul’a girmiş, Adana’yı Fransız, Urfa, Maraş, Antep’i İngiliz, Antalya ve Konya’yı İtalyanlar işgal etmişti. Yunan ordusu İzmir’e çıkmış, yabancı devletlerin subay ve görevlileri, ajanları, özel adamları yurdun dört bir yanına yayılmış durumdaydı.

Mustafa Kemal’in kaldırdığı iddia edilip, bu sebeple nefret duyulan “Hilafet makamı”nın saygınlığı kalmamıştı. Ortadoğu ve Arap ülkeleri İngilizlere çoktan teslim olmuştu. Yani hilafet fiilen varlığını ve meşruluğunu yitirmişti.

Doğusundan batısına tüm şehirleri işgal altında kıvranan, namusu tehlikede olan bir ülkeyi bu darboğazdan kurtaran liderin hatası, zaafı, dini görüşü o öldükten sonra tartışılacak bir durum değildir. Atatürk din hakkında öyle düşünüyordu ise, bugün siz din hakkında farklı düşünürsünüz. Onun düşüncesi sizi bağlamaz.

Atatürk heykeli put mudur?

Evinizin baş köşesine astığınız babanızın, dedenizin fotoğrafı ne ise Atatürk’ün heykeli de ondan başkası değildir. Atatürk heykelinin simgesel anlamını bilmeyenler, mezarlıklara gidip, putlaştırdıkları mezar taşlarına ellerini yüzlerini sürerek ölülerden medet umanlardır.

Atatürk’ün heykellerine tapınmanız gerekmez. Önünde saygı duruşuna geçmeniz, heykellerinin önüne çelenkler sunmanız ne ona ne de size bir yarar sağlamaz. Atatürk sizi işitmez. Ancak o heykellerin, o bayrağın ve vecizelerin bu toplumu bir arada tutan, bağımsızlık, milli birlik ve beraberliği sağlayan sembolik anlamı vardır.

Bugün meydanlardan Atatürk’ü silerseniz, yarın paradan kaldırırsınız. Bugün Atatürk’ü unutturmaya çalışırsanız, yarın geçmişinizi unutursunuz. Geçmişini bilmeyen bir millet, yok olmaya mahkumdur.